Dr. Uçar’a “Pediatrik Katarakt Cerrahisi Komplikasyonları ve Görsel Sonuçlarını Öngören Faktörler: Türkiye’den Bir Referans Merkezi Çalışması” başlıklı çalışmamıza gösterdiği ilgi ve aydınlatıcı yorumları için teşekkür ederiz.1 Gözlemleriniz ve önerileriniz, pediatrik katarakt cerrahisi kapsamında daha fazla tartışmayı ve değerlendirmeyi hak eden değerli katkılardır.
Çalışmamızda afak bırakılan 12 aydan büyük hastaların yönetimi ile ilgili olarak, kapsüler kesenin bütünlüğünün bozulduğu, muhtemelen skleral göz içi lens (GİL) fiksasyonu gerektiren olgularla ilgili sorunuz için teşekkür ederiz. Sekonder GİL implantasyonu yapılan hastaları çalışmaya dahil etmedik ve hastaların afak bırakıldığı olgular arasında, primer cerrahide skleral GİL fiksasyonunu gerektiren tam kapsüler kese hasarı olgusu yoktu. Bununla birlikte, skleral GİL fiksasyon yönteminin önemini ve özellikle bu yöntemden fayda görebilecek kapsül bütünlüğünün bozulduğu olgularda cerrahi sonuçlara potansiyel etkisi olabileceğini destekliyoruz.2
Bu retrospektif çalışma 10 yıllık bir süreyi kapsamaktadır ve bu süre zarfında bazı hastalara GİL implantasyonu yapılmasına rağmen, kliniğimizin pediatrik katarakt olguları protokolüne göre primer olarak hasta takibinde afakik kontakt lensler kullanılmaktadır. Ayrıca, yöntem bölümünde belirtildiği gibi, öncelikle sosyo-ekonomik durum ve kontakt lens kullanmaya potansiyel uyumsuzluğa göre seçilen hastalara GİL implantasyonu uygulanmıştır. Pediatrik katarakt için optimal yaklaşım - GİL implantasyonu mu yapılmalı afak mı bırakılmalı - tartışması devam etmektedir. Özellikle, büyük ölçekli bir prospektif çalışmanın sonuçları, 2 yaşın altındaki çocuklarda rutin GİL implantasyonu yapılmasından uzaklaşılmasına neden olmuştur.3 Aksine, yakın tarihli bir meta-analizin sonuçları, GİL implantasyonunun daha iyi görme keskinliği ile sonuçlandığını, ancak görme ekseni opasifikasyonu riskinin arttığını göstermektedir.4 Sonuç olarak, bu karmaşık konuyu kapsamlı bir şekilde aydınlatmak için daha büyük ölçekli çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Pediatrik katarakt olgularında intrakameral triamsinolon tedavisi, posterior dairesel kapsüloreksis (PDK) sonrası kliniğimizde rutin olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, hem PDK hem de viskoelastik çıkarılmasını takiben intraoperatif intrakameral triamsinolon asetonid ile birlikte daha yoğun bir topikal anti-enflamatuvar tedavi uygulanması öneriniz, bu tür komplikasyonların potansiyel olarak azaltılmasında umut vaat etmektedir. Ayrıca, PDK ile birlikte posterior optik yakalamayı araştıran çalışmalarda fibrinöz komplikasyonlar daha az bildirilirken, randomize prospektif çalışmalarda kapsüler keseye GİL implantasyonu ile söz konusu teknik arasında uzun vadeli sonuçların karşılaştırılabilir olduğu gösterilmiştir.5,6 Bu tek merkezli retrospektif çalışmada kullanılan yönteme ek olarak, posterior optik yakalama tekniğinin araştırılması, pediatrik kataraktta fibrin reaksiyonlarının tedavisinde önemli olabilir.
Çalışmamızı takdir ettiğiniz için teşekkür ederiz ve çok merkezli daha büyük bir kohortu kapsayan prospektif, randomize ileri klinik çalışmaların pediatrik katarakt cerrahisi konusundaki anlayışımızı önemli ölçüde artıracağı konusunda hemfikiriz. Gelecekteki çalışmalarda merkezler arasında yapılacak işbirliği şüphesiz daha kapsamlı öngörüler sağlayacak ve bu karmaşık cerrahi alanla ilişkili karmaşıklıkları daha da aydınlatacaktır.
Etik
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: E.Ç., Konsept: V.D., M.O.S., E.B.V., E.Ç., Dizayn: V.D., M.O.S., E.B.V., E.Ç., Veri Toplama veya İşleme: V.D., E.B.V., Analiz veya Yorumlama: V.D., M.O.S., E.Ç., Literatür Arama: V.D., E.B.V., Yazan: V.D.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.