İntravitreal Enjeksiyon Sonrasında Vitreus İçinde Gözlenen Silikon Yağı Damlacıklı Olgulara Yaklaşımımız
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 454-457
Aralık 2012

İntravitreal Enjeksiyon Sonrasında Vitreus İçinde Gözlenen Silikon Yağı Damlacıklı Olgulara Yaklaşımımız

Turk J Ophthalmol 2012;42(6):454-457
1. Özel Sisli Florence Nightingale Hastanesi, Göz Klinigi, Istanbul, Türkiye
2. T.C. Istanbul Bilim Üniversitesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Istanbul, Türkiye
3. Haydarpasa Numune Egitim Ve Arastirma Hastanesi, Göz Klinigi, Istanbul, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 31.03.2012
Kabul Tarihi: 22.08.2012
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

İntravitreal enjeksiyon tedavisi gören hastaların takiplerinde enjeksiyon sonrası vitreus içi silikon yağı damlacıklarının komplikasyon olarak görülebildiğini ve bu hastalara yaklaşımımızı açıklamak.

Ge­reç ve Yön­tem:

T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi Göz Kliniği’ne Aralık 2010 - Şubat 2011 tarihleri arasında intravitreal enjeksiyon tedavisi gören 4 hasta gözün önünde uçuşan cisim yakınmasıyla, 2 hasta da enjeksiyon sonrası rutin kontrol muayenesi için başvurdu.

Sonuçlar:

Yapılan oftalmolojik muayenede fundus bakısında vitreus içinde serbest silikon yağı damlacıkları gözlendi. Bevacizumab enjeksiyonu yapılmış hastalardan %0,04’ünde intravitreal silikon yağı damlacığına rastlanılmışken ranibizumab enjeksiyonu yapılmış hastaların hiçbirinde bu bulguya rastlanılmadı. Vitreus içi silikon yağı damlacığı görülmesinden önce ortalama enjeksiyon sayısı 4,8 (3-8) olup, hastaların almış oldukları toplam enjeksiyon sayısı ortalaması 6,8 (3-9)’dır. Toplam 6 hastanın 2 tanesi asemptomatik, 4 tanesi semptomatikti. Semptomatik olan 2 hastanın vitreuslarında gözlenen silikon yağı damlacıları optik aks üzerinde bulunduğu için pars plana vitrektomi yöntemiyle çıkarıldı. Vitreus ekstraktlarının patolojik incelenmesinde görülen damlacıkların silikon yağı olduğu doğrulandı.

Tartışma:

Çalışmamızda intravitreal bevacizumab enjeksiyonlarında kullanılan enjektör ekipmanının vitreus içi silikon yağı damlacığı komplikasyonunu beraberinde getirebildiği saptanmış olup bu durumun ekipman değişimi ile önlenebileceği görülmüştür. (Turk J Ophthalmol 2012; 42: 454-7)

Giriş

Retinal hastalıklar için intravitreal enjeksiyon yöntemi, kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşmakta olan bir tedavi şeklidir. Vasküler endotel büyüme faktörünün (VEBF) özgün ajanlarla etkisiz hale getirilmesiyle başta eksüdatif tip yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) olmak üzere, retinal damar tıkanıklıkları veya diabetik retinopatiye bağlı retinal ödem tabloları ve dejeneratif miyopi, koroidopati gibi sebeplere bağlı koroidal neovaskülarizasyonların (KNV) tedavisinde başarı sağlanmıştır.1 Geliştirilmiş anti-VEBF ajanları arasında ranibizumab, bevacizumab ve pegaptanib bulunmaktadır. İntravitreal enjeksiyonların bildirilmiş komplikasyonları arasında endoftalmi, retina dekolmanı, vitreus hemorajisi, retinal yırtık oluşumu ve kristalin lens hasarı sayılabilmektedir.2 Bu çalışmada intravitreal anti-VEBF enjeksiyonu tedavisi gören ve takip vizitlerinde intravitreal silikon damlacıkları tespit edilen 6 hasta ile gözlenen silikon damlacıklarının olası kaynağı ve bu hastalara yaklaşım tartışılmıştır.

Gereç ve Yöntem

T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi Göz Kliniği’ne Aralık 2010- Şubat 2011 tarihleri arasında intravitreal enjeksiyon tedavisi gören 4 hasta gözün önünde uçuşan cisim yakınmasıyla, 2 hasta da enjeksiyon sonrası 1. gün rutin muayene için başvurdu. Yapılan oftalmolojik muayenede fundus bakısında vitreus içinde serbest silikon yağı damlacıkları gözlendi. Hastaların vitreus içi silikon damlacığı fark edilmeden önceki enjeksiyon sayıları, toplam enjeksiyon sayıları ve enjeksiyon tipleri, ilk enjeksiyonun öncesindeki ve son enjeksiyon sonrası en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri, takip süreleri ve yaklaşım biçimi kaydedildi. Altı hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendiğinde bu bulguya ilk kez Aralık 2010’da son kez de Şubat 2011’de rastlanıldığı görüldü. Bu tarihler arasında 52 hastaya 127 adet bevacizumab enjeksiyonu, 35 hastaya 108 adet ranibizumab enjeksiyonu tedavisi uygulandığı tespit edildi. Enjeksiyon öncesi tüm hastalardan imzalı onam formu alındı. Hastalardan hiçbiri daha önce herhangi bir intravitreal enjeksiyon tedavisi almamış olup vitrektomize değillerdi.

Bulgular

Aralık 2010-Şubat 2011 tarihleri arasında 52 hastaya 127 adet bevacizumab enjeksiyonu yapılmışken 35 hastaya 108 adet ranibizumab enjeksiyonu yapıldı. Altı hastanın 6 gözünde tedavi süresince yarıklı lamba veya fundoskopi ile görülebilen intravitreal silikon yağı damlacıkları tespit edildi (Resim 1). Bevacizumab enjeksiyonu yapılan hastalardan %0,04’ünde intravitreal silikon yağı damlacığına rastlanılmışken yapılan ranibizumab enjeksiyonlarının hiçbirinde bu bulguya rastlanılmadı. Silikon yağı damlacığı tespit edildikten sonraki tedavi şekli Tablo’da açıklandı. Hastaların bir tanesi travma sonrası gelişen koroid rüptürüne bağlı KNV nedeniyle, 3 tanesi diabetik maküler ödem nedeniyle, 2 tanesi YBMD’ye bağlı KNV nedeniyle tedavi almıştı. Hastalar, silikon damlacıkları fark edilmeden önce ortalama 4,8 (3-8) intravitreal bevacizumab enjeksiyonu almış olup toplamda 6,8 (3-9) intravitreal enjeksiyon almıştı. Toplam 6 hastanın 2 tanesi asemptomatik, 4 tanesi semptomatikti. Semptomatik olan hastalardan ikisinin yağ damlacıkları optik aks üzerinde bulunduğu için pars plana vitrektomi yöntemiyle çıkarıldı, vitreus ekstraktlarının patolojik incelenmesinde silikon yağı olduğu saptandı (Resim 2). Bu bulgunun görülmesinden sonra 8,6 (6-11) ay takip edilmiş olan hastalarda takip süresince herhangi bir oküler enflamasyona veya komplikasyona rastlanılmadı. Yapılan takip muayenelerinde hastaların göz içi basınçlarında silikon damlacıkları tespitinden sonra bir değişim gözlenmezken görme keskinlikleri hastalığın seyri ile uyumlu bir gidişat sergiledi (Tablo 1).

Tartışma

İntravitreal bevacizumab enjeksiyonları sonrası vitreus içi silikon yağı damlacığı görülmesine rağmen ranizimuab enjeksiyonları sonrası hiç damlacık görülmemesi, bu komplikasyonun vitreus içine enjekte edilen ajandan çok enjeksiyonun yapıldığı ekipmanla ilişkili olduğunu düşündürmektedir.

Silikon yağı, enjektörlerde piston ile silindir arasında kaydırıcı madde olarak kullanılmaktadır. Tıbbi malzeme üretimine uygun (medical grade) silikon yağı, enjektör içi polimetilsiloksan (Dow Corning Corp., Michigan, ABD) sürfaktanın içeriğinde %2 ila %3 oranında bulunmaktadır.3 Yapılan çalışmalarda bu miktarın gözde herhangi bir komplikasyona yol açmadığı açıklanmıştır.4,5

İntravitreal silikon yağı, komplike retina dekolmanı cerrahisinde uzun süreli tamponlayıcı ajan olarak kullanılmakta olup glokom, katarakt, keratopati ve retinopati gibi çeşitli etkilere yol açabildiği bilinmekte olan bir ajandır. Vitreus boşluğuna verilen silikonun zamanla küçük moleküler parçacıklara ayrılması ve emülsifiye olması komplikasyon oranını arttırmaktadır.6,7 Çalışmalarda silikon yağının uzun süre göz içinde kalması sonucu olarak silikon yağı parçalarına retina pigment epiteli, internal limitan membran yüzeyi ve Müller hücrelerinde rastlandığı belirtilmiştir.7-9

Literatürde intravitreal enjeksiyon tedavisi sonrası vitreus içi silikon damlacığı gözlemlenen çalışmalar bulunmaktadır. Standard Care vs. Corticosteroid for Retinal Vein Occlusion (SCORE) çalışmasından elde edilen raporda Kasım 2004-Şubat 2009 tarihleri arasında 464 hastaya yapılan toplam 1205 intravitreal triamsinolon enjeksiyonu içinde kendinden iğneli enjektör kullanılan intravitreal enjeksiyonlarda hastalarda %44 oranında vitreus içi serbest silikon damlacıklarına rastlanması üzerine luer tip enjektörler kullanılmaya başlanmış ve bu oran sıfıra inmiştir.10 Bakri ve ark’nın yayınladığı 15 olguluk seride hastaların vitreuslarında rutin takipler sırasında pegaptanib, bevacizumab, triamsinolon ve ranibizumab enjeksiyonlarından sonra silikon damlacıkları fark edilmiştir. Tümü asemptomatik olan hastalarda ortalama 7 ay takip süresince herhangi bir komplikasyona rastlanmamıştır.11 Kocabora ve ark’nın12 yayınladığı intravitreal pegaptanib enjeksiyonu yapılan 3 olguluk seride damlacıkların ultrasonik görüntüleri yüksek ekojenik bulunmuş ve yapılan indüktif eşleşmiş plazma kütle spektrometresinde silikon olduğu ortaya çıkmıştır. Sözü edilen çalışmalarda silikon damlacığı fark edilen hastaların hiçbirinde gözle ilgili herhangi bir komplikasyon gelişmemiştir ve hastalara takip dışında herhangi bir yaklaşım önerilmemiştir. Görülen bu komplikasyon bizim çalışmamızda olduğu gibi enjekte edilen ajanlara değil kullanılan ekipmanla ilişkilendirilmiştir.10-15

Ness ve ark’nın intravitreal bevacizumab enjeksiyon yapılan 3357 hasta içinden 11 hastada ciddi intraoküler inflamasyon görülmesini içeren çalışmalarında bir hastada retinal abse içeren enfeksiyöz endoftalmi, diğerlerinde toksik vitritis tespit edilmiştir. Endoftalmi şüphesiyle 7 hastaya pars plana vitrektomi yapılmıştır. Hastaların bazılarında vitreusta silikon damlacıkları da gözlemlenmiştir. Toksik inflamatuar reaksiyona enjektör ve iğnenin yol açtığı varsayılmış ve enjektör ekipmanı değişimi yapıldıktan sonra bu komplikasyona rastlanmamıştır.16

Diabet literatüründe de subkutan dokuya insülin enjekte edilmesi sırasında enjektör içinden beraberinde geçen silikon yağının granülamatöz reaksiyon yapmasından bahsedilmektedir. Ayrıca insülin flakonunun şırınganın içindeki silikon yağıyla kontamine olması ve bu yüzden çekilmesi gerekenden daha az insülin çekilmesine bağlı etkinlik düşmesini konu alan çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda enjeksiyon ekipmanıyla beraber enjeksiyon prosedürü de suçlanmıştır. İnsülinin enjektöre çekilmesinden sonra enjektör içinde kalan havanın dışarı çıkması amacıyla pistonun ileri geri hareketinin minimal sayıda olması gerekliliği üzeinde durulmuştur.17,18 Piston hareketinin minimal olduğu bir enjeksiyon prosedürünün intravitreal enjeksiyon açısından da uygun olduğu mantıksaldır.

Kliniğimizde intravitreal bevacizumab uygulaması, göz yüzeyinin uygun sterilizasyonu ve lokal anestezi sonrası bevacizumabın insülin enjektörüne (REF 8696569000043; Hayat Tıbbi Aletler ve Oluklu Mukavva San.ve Tic. A.Ş., İstanbul) takılı 22 G filtreli iğne (REF 8696569000746; Hayat Tıbbi Aletler ve Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş., İstanbul) ile 0.05ml çekilmesi, 26 G iğne (REF 869656900079; Hayat Tıbbi Aletler ve Oluklu Mukavva San. ve Tic. A.Ş., İstanbul) ile vitreus içine enjekte edilmesi şeklindedir. İntravitreal ranibizumab enjeksiyonları ise ambalajı içerisindeki enjektörüne (REF 300013; BD Plastipak, Becton, Dickinson&Co, New Jersey, ABD) 18 G filtreli iğnesi ( REF 305211; Becton, Dickinson&Co, New Jersey, ABD) ile tek dozluk cam flakonun içinden çekilmesi sonrasında 30 G enjeksiyon iğnesi (REF 304000; Becton, Dickinson&Co, New Jersey, ABD) ile yapılmaktadır. Çalışmamızda geçen tarihlerden önce yapılan intravitreal bevacizumab enjeksiyonlarda kullanılan enjektör ve iğne (REF 9161376V B. BraunMelsungen, Germany; REF 304000 Becton, Dickinson&Co, New Jersey, ABD) ile bu komplikasyona rastlanılmamış olması üzerine yukarıda sözü edilen çalışmalarda olduğu gibi bizim çalışmamızda da enjektör ekipmanı değişiminin bir komplikasyonu beraberinde getirdiği görülmüş, bu durumun fark edilmesi üzerine ekipman değişimi yapılmış ve bahsedilen komplikasyonun görülme oranı sıfıra inmiştir.

Yazışma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Amber Şenel, T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
Tel.: +90 212 224 49 66 E-pos­ta: [email protected] Ge­liş Tarihi/Received: 31.03.2012 Kabul Tarihi/Accepted: 22.08.2012