Dirençli Glokom Olgularında Transskleral Diod Lazer Siklofotokoagülasyon
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 434-437
Aralık 2012

Dirençli Glokom Olgularında Transskleral Diod Lazer Siklofotokoagülasyon

Turk J Ophthalmol 2012;42(6):434-437
1. Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Konya, Türkiye
2. Selçuk Üniversitesi Selçuklu Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Konya, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 07.05.2012
Kabul Tarihi: 11.07.2012
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Medikal veya cerrahi tedavilerle kontrol edilemeyen ileri evre glokom olgularında transskleral diod lazer siklofotokoagülasyon (TSDLS) uygulamasının güvenilirliğinin ve etkinliğinin değerlendirilmesi.

Gereç ve Yöntem:

2009-2011 yılları arasında TSDLS tedavisi uygulanan olgular retrospektif olarak incelendi. Tedavi öncesi ve sonrası göz içi basıncı (GİB) değerleri, görme keskinlikleri, kullanılan antiglokomatöz tedavi sayıları ve komplikasyonlar kaydedildi. TSDLS başarı kriteri, son kontrolde GİB ölçümünün 6-22 mmHg (ilaçlı ya da ilaçsız) olması olarak belirlendi.

Sonuçlar:

Çalışmaya 37 olgunun 37 gözü dahil edildi. Olguların yaş ortalaması 61,73±17,13 yıl (19-80 yıl) ve ortalama takip süresi 8,06±5,81 ay (3-22 ay) idi. Tedavi öncesi ortalama GİB değerleri 38,68±8,94 mmHg, tedavi sonrası 2. haftada 26,46±11,34 mmHg (p <0,01) ve son kontrolde 24,97±10,84 mmHg (p<0,01) idi. Olguların %40,5’inde son kontrolde ölçülen GİB değerleri 22 mmHg ve altındaydı. Göz başına ortalama diod lazer seans sayısı 1,48±0,73 olarak saptanırken birden fazla tedavi seansı gerektiren olgu sayısı 13 (%35,1) idi. Kullanılan antiglokomatöz tedavi etken madde sayısı tedavi öncesi 3,14±1,18 iken tedavi sonrası 2,76±1,23 olarak saptandı. Takip süresince olguların hiçbirinde fitizis bulbi ya da persistan hipotoni gelişmedi.

Tartışma:

TSDLS uygulaması, dirençli glokom olgularında GİB düşürülmesinde etkin ve güvenilir bir tedavi yöntemidir. Aynı zamanda antiglokomatöz tedavi kullanımında azalma sağlayarak hastaların tedaviye uyumunu ve yaşam kalitesini artırmaktadır. (Turk J Ophthalmol 2012; 42: 434-7)

Giriş

Medikal ve cerrahi tedavilere dirençli glokom olgularının yönetimi oldukça zordur. Bu olgular genellikle ağrılı ve kızarık bir göze ve düşük görme keskinliğine sahiptirler ve kullanmaları gereken çok sayıda göz damlası nedeniyle yaşam kaliteleri de azalmıştır. Bu olguların tedavisinde silyer cisim ablasyon teknikleri uygulanarak aköz hümör sekresyonunun azaltılması ve bu yolla göz içi basıncının (GİB) düşürülerek hastanın hem medikal tedavi gereksiniminin azaltılması hem de ağrılı olgularda ağrının giderilmesi amaçlanmaktadır.

Özellikle görme keskinliği düşük olan gözlerde transskleral diod lazer siklofotokoagülasyon (TSDLS), tedavi seçeneklerinden birini oluşturmaktadır. Bu yöntemde transskleral yolla 810 nm dalga boyunda infrared ışın uygulaması ile silyer epitelde hasar ve stromada koagülasyon nekrozu oluşturularak aköz sekresyonu azaltılmaktadır. Silyer cismin pigmentli yapılarında selektif absorbsiyon göstermesi ve siklokrioterapi ve diatermi gibi yöntemlere oranla daha az komplikasyon gelişmesi nedeniyle güvenli bir teknik olarak kabul görmektedir.1 Literatürde %40-80 arasında bildirilen başarı oranları ile TSDLS, yaygın olarak kullanılan silyer cisim ablasyon yöntemlerinden biridir.2-6

Bu çalışmada ilerlemiş ve dirençli glokom olgularında TSDLS’nin etkinliğinin ve güvenilirliğinin araştırılması amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem

2009-2011 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Kliniği’nde TSDLS uygulanan olgular retrospektif olarak incelendi. TSDLS endikasyonları maksimal topikal ve sistemik (oral asetazolamid) medikal tedaviye dirençli olgular, konvansiyonel filtran cerrahi veya drenaj cerrahilerinin başarısız olduğu ya da cerrahi yöntemler için uygun olmayan olgular ve yüksek göz içi basıncı nedeniyle ağrısı olan terminal glokom olguları olarak belirlendi. Dosya kayıtlarından olguların demografik özellikleri, tanıları, uygulanan medikal ve cerrahi tedaviler, GİB seyri, görme keskinliği ve komplikasyonlar kaydedildi.

İşlem öncesi tüm hastalardan aydınlatılmış onam formu alındı. Tedavi, retrobulber 2 ml lidokain HCl enjeksiyonu sonrası 810 nm diod lazer (Iridis, Quantel-Medical, France) ve fiberoptik G probu kullanılarak gerçekleştirildi. Probun ön kenarı limbus hizasında skleraya dik olacak şekilde hafif basınç uygulanarak yerleştirildi böylelikle limbusun 1,5 mm gerisine lazer uygulaması gerçekleştirildi. Uygulamalar sırasında standart bir protokol izlenmedi. Olgunun GİB durumu ve geçirilmiş cerrahi işlemlerin yeri dikkate alınarak, 180 veya 270 derece lazer uygulaması yapıldı. Uzun posterior silyer arter hasarından kaçınmak için saat 3 ve 9 kadranlarına lazer uygulanmadı. Her bir lazer uygulama süresi 2 sn olarak belirlendi. Lazer gücü ve uygulama sayısı ise olgulara göre değişmekteydi. Genel olarak 1400 veya 2100 mW ile başlandı ve işitilebilen ‘pop’ sesine göre güç ayarlanarak bir seansta 12-28 uygulama yapıldı. İşlem sonrası olgulara 1 hafta süreyle günde 5 defa kullanılmak üzere topikal steroid içeren göz damlası ve günde 3 defa kullanılmak üzere topikal sikloplejik damla verildi. İşlem öncesi kullanılan antiglokomatöz tedaviye devam edildi. Olgular 2. hafta, 1., 6. ve 12. aylarda kontrol edildi. GİB düşüşü saptandığında ilk olarak oral karbonik anhidraz inhibitörlerinden başlanarak antiglokomatöz tedavi kademeli olarak azaltıldı. Yeterli yanıt alınamayan olgularda işlemin tekrarından önce en az 1 ay geçmesi beklendi.

Son GİB ölçümünün (ilaçlı ya da ilaçsız) 6-22 mmHg arasında olduğu olgularda tedavi başarılı kabul edildi. Aynı zamanda kullanılan antiglokomatöz tadavi sayısında azalma da dikkate alındı. Hipotoni kriteri, GİB’in 5 mmHg ve altında olması olarak kabul edildi. Sonuçların değerlendirilmesinde istatistik paket programı kullanıldı (SPSS for Windows, version 17.0, SPSS, Chicago, IL, USA). İşlem öncesi ve sonrası GİB düzeylerinin karşılaştırılmasında eşleştirilmiş örneklem t-testi (paired samples t test) kullanıldı ve p<0,05 anlamlı kabul edildi. İşlem öncesi ve sonrası kullanılan antiglokomatöz tedavi sayılarının karşılaştırılmasında Wilcoxon işaretli sıra testi (Wilcoxon signed ranks test) kullanıldı ve p<0,05 anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Çalışmaya çeşitli glokom tiplerinde (neovasküler, primer açık açılı, psödoeksfoliatif, konjenital, afakik ve üveitik) 37 olgunun (20 erkek, 17 kadın) 37 gözü dahil edildi (Tablo 1). Olguların ortalama yaşı 61,73±17,13 yıl (19-80 yıl) idi. Gözlerden 28’ine (%75,6) daha önce cerrahi işlem uygulanmıştı (Tablo 2). Neovasküler glokom tanısı ile takip edilmekte olan olguların 12’sine intravitreal bevacizumab enjeksiyonu yapılmış, lazer uygulamasına elverişli olan 22 olgunun panretinal fotokoagülasyon tedavisi tamamlanmıştı. Olguların ortalama takip süresi 8,06±5,81 ay (3-22 ay) idi.

TSDLS tedavisi öncesi görme keskinliği düzeyleri P(-) ile 20/80 arasında değişmekteydi ve hastaların %94,6’sında 20/200’den düşüktü (Tablo 3). Takip süresi sonunda 27 (%72,9) gözde görme keskinliğinin değişmediği, 8 (%21,7) gözde görme keskinliğinin azaldığı ve 2 (%5,4) gözde görme keskinliğinin arttığı saptandı.

TSDLS uygulaması öncesi ortalama GİB 38,68±8,94 mmHg iken; işlem sonrası ortalama GİB 2. haftada 26,46±11,34 mmHg (p<0,01), 1. ayda 22,72±11,57 mmHg (p<0,01), 6. ayda 23,47±11,04 mmHg (p<0,01) ve 12. ayda 22,72±12,25 mmHg (p<0,01) idi (Tablo 4), (Grafik). Son kontrolde göz içi basıncı 22 mmHg ve altında olan olgu sayısı 15 (%40,5) olarak tespit edildi.

Olguların takipleri süresince uygulanan tedavi sayıları incelendiğinde; 24 (%64,8) göze tek seans tedavi uygulandığı, 8 (%21,6) göze 2 seans ve 5 (%13,5) göze 3 seans tedavi uygulaması gerektiği görüldü. Her bir seansta uygulanan toplam lazer enerjisi ortalaması 75,5±21,7 J idi. Tekrarlayan tedavi uygulanan 13 gözde uygulama aralığı 1,5-6 ay arasında değişmekteydi.

Tedavi öncesi ve sonrası olguların kullandığı antiglokomatöz tedavi etken madde sayıları sırasıyla 3,14±1,18 ve 2,76±1,23 idi (p=0,11) (Tablo 5). TSDLS uygulaması sonrası 4 (%10,8) gözde antiglokomatöz tedavi tamamen kesilirken, 11 (%29,7) gözde antiglokomatöz tedavi etken madde sayısı azaltıldı.

Olguların hiçbirinde işlem sonrası hifema, skleral perforasyon, fitizis bulbi, hipotoni, koroid dekolmanı gibi komplikasyonlar gelişmedi.

Tartışma

TSDLS, medikal ve cerrahi tedavilere dirençli olan ya da bu tedaviler için uygun olmayan olgularda GİB düşürülmesinde yaygın olarak kullanılan, kolay uygulanabilen ve güvenilir bir yöntemdir. Literatürde %40-80 arasında değişen başarı oranları bildirilmiştir.2-8 Frezzotti ve ark.9, yaptıkları çalışmada en fazla GİB düşüşünün neovasküler ve afakik glokom gruplarında elde edildiğini ve işlemin GİB düşüşü üzerine etkisinin 1. ayda en yüksek düzeye ulaştığını ve bu etkinin 6 ay değişmeden devam ettiğini bildirmişlerdir. Benzer şekilde çalışmamızda başarı oranı %40,5 olarak saptanmış ve en düşük GİB düzeylerine 1. ayda ulaşıldığı ve takip eden 1 yıla kadar bu düzeylerin korunduğu görülmüştür.

Düşük GİB düzeylerinin korunabilmesi için birden fazla tedavi seansına ihtiyaç duyulabilmektedir. Frezzotti ve ark.9, dirençli glokom olgularındaki TSDLS sonuçlarını bildirdikleri çalışmada olguların %77,4’ünde tek seans uygulaması ile başarı elde ederlerken; olguların %22,6’sında tekrarlayan seanslara (en fazla 4 seans) ihtiyaç duymuşlardır. Literatürdeki diğer çalışmalarda tekrarlayan tedavi seanslarının uygulanma oranı %26-59 arasında değişmektedir.1,4,5 Bu çalışmada ise olguların %64,8’inde tek seans TSDLS uygulaması ile yeterli GİB düşüşü elde edilmiş ancak olguların %35,2’sinde birden fazla tedavi uygulaması (en fazla 3 seans) yapılmıştır.

TSDLS uygulamasının görme keskinliği üzerine doğrudan bir etkisi bulunmamaktadır. Ancak görme keskinliğindeki azalma muhtemelen takip süresince yeterli GİB kontrolünün sağlanmamasına bağlıdır. Literatürde uygulama sonrası %18,7-32,0 arasında değişen oranlarda görme keskinliğinde azalma ve %10-29 arasında değişen oranlarda görme keskinliğinde artış bildirilmiştir.3,10,11 Bu çalışmada ise görme keskinliğinin olguların %72,9’unda stabil seyrettiği, %21,7’sinde azaldığı ve %5,4’ünde arttiği tespit edilmiştir.

TSDLS yöntemi, kullanılan antiglokomatöz tedavi sayısının azaltılmasına imkan sağlamakta, böylece hem hasta konforunu arttırmakta hem de medikal tedaviye bağlı gelişebilecek yan etkileri azaltmaktadır. Pucci ve ark.12, yaptıkları çalışmada kullanılan antiglokomatöz tedavi etken madde sayısını işlem öncesi ve sonrası sırasıyla 4,5±0,5 ve 2,3±0,3 olarak bildirirken; Frezzotti ve ark.’nın9 yaptığı çalışmada sırasıyla 3,5±1,0 ve 3,3±1,1 olarak bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda ise bu sayılar sırasıyla 3,14±1,18 ve 2,76±1,23 olarak bulunmuştur ve olguların %10,8’inde kullanılan antiglokomatöz tedaviler tamamen kesilmiştir.

TSDLS uygulaması sonrası literatürde çeşitli oranlarda komplikasyon gelişimi bildirilmektedir. Bunlar arasında hifema, pupil distorsiyonu, uzun süreli hipotoni, koroid dekolmanı, vitreus hemorajisi, skleral perforasyon ve fitizis bulbi yer almaktadır.9,13-15 Bu çalışmada ise belirtilen komplikasyonların hiçbiri ile karşılaşılmamıştır.

Literatürdeki çalışmalarda glokom alt türlerindeki başarı oranları ve komplikasyonlar incelendiğinde neovasküler glokom olgularında TSDLS sonrası GİB düşüşünün diğer glokom türlerine kıyasla daha yüksek olduğu bildirilmiştir.1,9,10 Iliev ve ark.,16 TSDLS uygulaması sonrası hipotoni gelişimi için neovasküler glokomun risk faktörü olduğunu belirtmişlerdir. Çalışmamızda olguların büyük çoğunluğunun (%75,7) neovasküler glokom olmasına rağmen hipotoni ile karşılaşılmaması uygulanan lazer enerjisi miktarının daha düşük olması ile ilişkilendirilebilir. (Bir seansta uygulanan ortalama lazer enerjisi bu çalışmada 75,5±21,7 J iken Iliev ve ark.’nın çalışmasında 85,7±22,5 J olarak bildirilmiştir.)

Bu çalışmanın sonuçları TSDLS yönteminin basit, etkili, güvenilir ve tekrarlanabilir olduğunu desteklemektedir. GİB düzeylerindeki azalma, kullanılan tedavi sayısının da azaltılmasına imkan vermekte ve hastaların yaşam kalitesi artmaktadır. Ancak, farklı glokom alt tiplerinde yöntemin etkinliğinin değerlendirilebilmesi için daha geniş sayıda olgunun yer aldığı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Yazışma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Gülfidan Bitirgen, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Konya, Türkiye
Tel.: +90 332 236 95 87 E-pos­ta: [email protected]  Geliş Tarihi/Received: 07.05.2012 Kabul Tarihi/Accepted: 11.07.2012