Epibulber Osseöz Koristoma - Orijinal Araştırma
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
CİLT: 38 SAYI: 1
P: 84 - 86
Ocak 2008

Epibulber Osseöz Koristoma - Orijinal Araştırma

Turk J Ophthalmol 2008;38(1):84-86
1. Gülhane Askeri Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Ankara, Türkiye
2. Gülhane Askeri Tip Akademisi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Ankara, Türkiye
3. Gülhane Askeri Tip Akademisi, Patoloji Anabilim Dali, Ankara, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 07.12.2007
Kabul Tarihi: 25.01.2008
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Epibulber osseöz koristoma olgusunda klinik ve histopatolojik bulguları sunmak.

Yöntem:

Bir epibulber osseöz koristoma hastasında muayene kayıtları, fotograf ve histopatolojik inceleme bulguları gözden geçirildi.

Bulgular:

Ondokuz yaşında erkek hastanın sağ gözünde üst temporal kadranda subkonjonktival kitle mevcuttu. Eksizyonel biyopsi uygulandı. Lezyonun histopatolojik incelemesinde heterotopik ossifikasyon saptandı.

Sonuç:

Konjonktival kitlelere yaklaşımda nadir görülen epibulber osseöz koristoma da göz önünde bulundurulmalıdır.

Anahtar Kelimeler:
Epibulber osseöz koristoma, epibulber osteoma, heterotopik ossifikasyon

GİRİŞ

Epibulber osseöz koristoma konjonktivanın oldukça nadir görülen, kemik dokusu içeren lezyonudur. İlk olarak von-Graefe tarafından 1863 yılında tanımlanmıştır (1,2). Lezyonlar dermolipom ya da epibulber dermoide benzediğinden olguların çoğunda ameliyat öncesi tanı konulamamaktadır. Sıklıkla üst temporal kadranda yerleşim göstermekle birlikte globun diğer alanlarında da tutulum bildirilmiştir (1,3).

Bu olgu sunumunda, konjonktival kitle nedeniyle eksizyonel biyopsi uygulanan ve histopatolojik  eğerlendirmede epibulber osseöz koristoma tanısı alan bir hastada klinik ve patolojik özellikler gözden geçirilmiştir.

OLGU SUNUMU

Ondokuz yaşında erkek hasta sağ gözde şişlik ve kızarıklık nedeniyle başvurdu. Kitle sağ göz konjonktivası nda üst temporal kadranda yerleşik, sarı-beyaz renkte, yuvarlak görünümdeydi ve kitleyi çevreleyen  konjonktivada vaskülarizasyon artışı mevcuttu (Şekil 1). Anamnezde kitlenin çocukluğundan beri mevcut olduğu öğrenildi. Oküler travma ya da geçirilmiş cerrahi öyküsü yoktu. Dermolipom görünümünde olan kitlede kıl yoktu ve palpasyonla hareketsizdi. Fundoskopik muayenesinde patoloji saptanmayan olgunun görme  keskinliği tamdı. Lezyonun çevresine subkonjonktival anestezi uygulanarak yapışık olduğu skleradan serbestleştirildi, ancak konjonktivadan ayrılamadı. Oldukça sert kıvamlı 6x6 mm boyutundaki kitle, üzerini örten konjonktivayla birlikte çıkarıldı. Histopatolojik incelemede fibröz bağ dokusu ile çevrili kompakt kemik dokusu saptandı ve "heterotopik ossifikasyon" olarak rapor edildi (Şekil 2).

TARTIŞMA

Koristoma terminolojik olarak anormal yerleşim gösteren, normal doku elemanları içeren, doğumsal benign tümörleri ifade eder. Çocukluk döneminde epibulber koristomaların değerlendirildiği bir çalışmada %58 dermoid kist, %30 dermolipom, %6 dermoid lipom ve %6 teratom olgusu ile karşılaşılmıştır (4). Osseöz koristomalar epibulber koristomaların en nadir görülen şekli olup, literatürde çok az sayıda bildirilmiştir (1-7).

Ayırıcı tanıda epibulber dermoid, limbal dermoid, epiteliyal inklüzyon kisti, prolabe olmuş orbital yağ dokusu, papillom, dermolipom ve kompleks koristomlar göz önünde bulundurulmalıdır. Kaya ve arkadaşları 54 olgudan oluşan orbital koristoma serisinde en yüksek oranda dermoid kist tespit etmişler ve en sık olarak da  konjonktival yerleşim görüldüğünü bildirmişlerdir (8).

Epibulber osseöz koristomada malign transformasyon ya da göz içine uzanım bildirilmemiştir. Tanı amaçlı olarak, kozmetik nedenlerle, gözde inflamasyon ve sulanma durumlarında cerrahi eksizyon yapılır (1,5). Çok az semptom veren olgularda gözlem uygun yaklaşımdır. Lezyon genellikle ekstraoküler kas kılıfına ya da üstte konjonktiva, altında ise skleraya yapışıklık gösterebilir (6,9). Klinik olarak tanı konulamayan olgumuza, şişlik ve zaman zaman artan kızarıklık yakınmaları da dikkate alınarak eksizyonel biyopsi uygulandı. Lezyonun  ekstraoküler kas kılıfıyla teması yoktu, ancak üzerini örten konjonktivaya sıkıca yapışık olduğu görüldü. Lezyon skleraya temas etmekle birlikte dikkatli bir diseksiyonla serbestleştirmek mümkün olabildi.

Olgumuzda lezyon sağ gözde üst temporal kadranda yerleşim gösteriyordu. Gayre ve arkadaşları 51 epibulber osseöz koristoma olgusunu inceledikleri çalışmalarında sağ göz tutulumunu %76 ve üst temporal kadranda yerleşimi %74 oranında bildirmişlerdir (1). Ayırıcı tanı da göz önünde bulundurulması gereken epibulber dermoid ise genellikle alt temporal yerleşimlidir.

Sonuç olarak, konjonktival kitlelere yaklaşımda oldukça nadir görülen epibulber koristomlar da dikkate alınmalı ve özellikle üst temporal yerleşimli lezyonlarda epibulber osseöz koristoma olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.